Gizli tehlike Arap dünyasında kadınları takip ediyor

Sınır tanımayan dijital şiddet…

Fotoğraf: Birleşmiş Milletler internet sitesinden

KirkukNow

Dünya genelinde her dört kadın gazeteciden biri ve her üç kadın parlamenterden biri, öldürülme dâhil fiziksel şiddet tehditleri alıyor. Bu durum, özellikle internet kullanıcılarının %60’ının dijital şiddete maruz kaldığını bildirdiği Arap ülkelerinde, dijital tehlikenin giderek büyüdüğünü ortaya koyuyor.

Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için Uluslararası Gün kapsamında ve 25 Kasım–10 Aralık tarihleri arasında düzenlenen Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadelede 16 Gün Kampanyası çerçevesinde; kadınların ve kız çocuklarının dijital alandaki varlığı genişledikçe, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Kasım 2025’te yayımladığı son raporunda Arap ülkelerinde kadınlara yönelik dijital şiddetin endişe verici biçimde arttığını ortaya koydu.

Taciz ve siber takibin ötesine geçerek tehdit, şantaj ve izinsiz görüntü paylaşımına kadar uzanan bu şiddet biçimi, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin doğrudan bir uzantısı hâline gelmiş durumda. Ciddi psikolojik ve toplumsal etkiler yaratan bu durum, birçok kadını hedef alınma korkusuyla kamusal ve dijital alanlardan çekilmeye zorluyor.

Raporda; teknolojik gelişmeler, anonimlik kolaylığı ve yasal boşlukların dijital alanı cezasızlık için elverişli bir ortama dönüştürdüğü vurgulanarak, hükümetler ve kurumlar için kadınların dijital güvenliğini sağlama konusunda acil sorumluluklar doğduğu ifade ediliyor.

Dijital şiddetin yaygınlığı ve biçimleri

Rapora göre kadınlara yönelik geleneksel şiddet biçimleri ortadan kalkmadı; aksine teknoloji, bu şiddetin uygulanması ve yaygınlaştırılması için yeni araçlar sundu. Bu ihlaller arasında şunlar yer alıyor: Siber taciz,dijital takip,karalama ve iftira,nefret söylemi,kimlik taklidi,şantaj,özel görüntülerin izinsiz paylaşımı, yapay zekâ kullanılarak üretilen derin sahte (deepfake) görüntü ve videolar

Birleşmiş Milletler’in “No Excuse – Dijital şiddete bahane yok” kampanyası kapsamında paylaşılan verilere göre, dünya genelinde kadınlar ve kız çocuklarının dijital şiddete maruz kalma oranı yüzde 16 ile yüzde 58 arasında değişiyor.

Raporda özellikle yapay zekânın kötüye kullanımına dikkat çekiliyor. Rızaya dayanmayan pornografik içerikler, deepfake materyallerinin yüzde 90-95’ini oluşturuyor ve bunların yaklaşık %90’ı kadınlar ve kız çocuklarını hedef alıyor. Bu durum, zarar boyutunu katlayarak mağdurların itibarı ve sosyal yaşamı üzerinde yıkıcı etkilere yol açıyor.

Arap ülkelerinde internet kullanan kadınların yüzde 60’ı dijital şiddete maruz kaldığını bildirirken; dünya genelinde her dört kadın gazeteciden biri ve her üç kadın parlamenterden biri, öldürülme dâhil fiziksel şiddet tehditleri alıyor.

Çarpıcı rakamlar:Kadınlar dijital alanda güvende değil

Rapordaki veriler, Arap dünyasında dijital şiddetin birçok kadın için günlük bir gerçeklik hâline geldiğini gösteriyor. İnternet kullanan kadınların yüzde 49’u dijital taciz karşısında kendini güvende hissetmiyor.

Şiddetin tekrarlanma oranı da yüksek:”Mağdurların yüzde 44’ü birden fazla kez saldırıya uğradı,her üç kadından biri yaşamı boyunca şiddet deneyimliyor”
Şiddet biçimleri şu oranlarla raporlandı:Yüzde 70’i istenmeyen cinsel içerikli görsel veya simgeler aldı,yüzde 62’si hakaret veya nefret içerikli mesajlar aldı.Yüzde 58’i uygunsuz ya da rahatsız edici aramalarla karşılaştı.

Dijital şiddet çoğu zaman yalnızca yabancılardan gelmiyor:Yüzde 60’ı kimliği belirsiz kişiler,yüzde 24’ü arkadaşlar,yüzde 21’i iş veya okul arkadaşları,yüzde 14’ü akrabalar ve yüzde 13’ü eski partnerler.

Fail motivasyonları da endişe verici:Yüzde 26’sı bunu “hakları” olarak görüyor ve yüzde 23’ü ise “eğlenceli” buluyor.

Dijital şiddet gerçek hayata taşıyor

Zarar ekranla sınırlı kalmıyor. Dijital şiddete maruz kalan kadınların:Yüzde 44’ü tehdidin, takibin veya fiziksel zararın gerçek hayata taşındığını belirtti. Yüzde 35’i üzüntü ve depresyon yaşadı.Yüzde 12’si intihar düşünceleriyle karşı karşıya kaldı.

Bu nedenle birçok kadın dijital varlığını azaltmak zorunda kaldı:Dijital şiddete maruz kalan her beş kadından biri sosyal medya hesaplarını sildi veya askıya aldı.Yüzde 26’sı paylaşımlarında daha temkinli davranmaya başladı.

Bu durum, kadınların kamusal ve dijital yaşama katılımını ciddi biçimde sınırlıyor.

Yasal boşluklar ve artan riskler

Fas, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Lübnan gibi bazı ülkelerde yasal ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, rapor dijital suçların açıkça tanımlanması, mağdurların korunması ve veri gizliliğinin sağlanması konularında ciddi boşluklar bulunduğunu vurguluyor.

Çoğu siber suç yasasında toplumsal cinsiyet perspektifinin bulunmaması, kadınlara yönelik dijital şiddetin yeterince ele alınmamasına yol açarken, hesap verebilirlik sınırlı ve uygulama zayıf kalıyor.

Birleşmiş Milletler; hükümetleri, teknoloji şirketlerini ve sivil toplumu şu konularda acil adımlar atmaya çağırıyor:Dijital şiddetin tüm biçimlerini suç saymak.Hesap verebilirliği sağlamak.Zararlı içeriklerin hızlı şekilde kaldırılması.Kadınlara psikolojik ve hukuki destek sunmak.Dijital güvenlik programları geliştirmek.Gazeteci, aktivist ve siyasetçi kadınlara özel koruma sağlamak. Kadın ve kız çocuklarının dijital okuryazarlığını ve farkındalığını artırmak.

Özellikle mülteci, çatışmalardan etkilenen, engelli kadınlar ve çoklu ayrımcılığa maruz kalan gruplar için önleyici ve koruyucu mekanizmaların güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, kadınlar ve kız çocukları için güvenli bir dijital alan oluşturmanın bir tercih değil, zorunluluk olduğunu belirtiyor. Artan teknoloji kullanımıyla birlikte, kadınların sosyal, siyasi ve medya alanlarında korku ve tehdit olmadan eşit katılımını sağlamak hayati önem taşıyor; aksi hâlde dijital ihlallerin gerçek hayatta trajik sonuçlara yol açma riski giderek büyüyor.

  • FB
  • Instagram
  • Twitter
  • YT