Abdullah Goran, elinde kitapları ile 6 sınıfa geçmeye hazırlanıyor. Ağabeyi ile ne zaman yüksek puanlar almaktan bahsetseler, hayata veda eden babasının tıp kolejine girmesi hayaline söz geldiğinde, annelerinin “Tehdit, tehdit” sözleri ile konuşmaları yarıda kesiliyor.
Abdullah(33), bir Kürt olarak Musul’un Cezayri Mahallesinde doğup büyüdü. 2009 yılında geçim sıkıntısı nedeniyle ailesi ile birlikte Erbil’e göç etmek zorunda kaldı.
Musul’dan göç eden bu aile 2003 yılındaki etnik çatışmalarda Kürt kimliklerinden ötürü öldürülme tehtiti ile yüz yüze kaldı.
Ninowa Vilayeti’nde güvenliğin her geçen gün kötüleşmesi, öldürme ve yağma olayları, büyük çoğunluğu Kürt çok sayıda vatandaş bir gün yeniden evlerine dönecekleri hayali ile kentten göç etti.
Goran Bedem, fotoğraf albümünde eski resimlere bakarken, sadece evlerinden giysilerine izin almalarına izin verildiğini söylüyor: “Sınavlara girmeye hazırlanıyordum. Babam ve benim tıp kolejine girme hayaline çok yaklaşmıştım. Ancak çok şey değişti. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık.”
Silahlı gruplar bir gün iki mermi ile kapılarının önüne bıraktıkları bir mektupta aileden Musul’u terk etmelerini aksi takdirde hepsini öldürülecekleri tehditti sonrası Goran’ın ve abisinin hayallerinin gerçekleşmesi artık imkansız bir hal aldı.
Goran silahlı grupların onlara "Sadece evden kıyafetlerinizi alabilirsiniz, bir tek şey alırsanız hepinizi öldürürüz " dediğini, evlerini ve herşeylerini geride bıraktıklarını söylüyor.
Tehdit eden silahlı grup Goran ve ailesine doğup, büyüdükleri tüm anılarının olduğu bu kenti, Musul’daki evlerini geride bırakarak göçmen olmak dışında hiçbir seçenek tanımadı. Şimdi Erbil’de mülteciler.
Ölüm tehditti
Koçer (27), Musul’da sivil toplum kuruluşunda çalışırken ki günlerini, bu kentteki “en güzel günleri” olarak tanımlıyor.
Koçer bir Arap arkadışının kendisine hediye ettiği elindeki bilekliğe bakarak “O zamanlar ilk okul öğrencisiydim. Ayrımcılık nedir bilmezdim, hepimiz aynı ilçede aynı tek bir teba gibi birrlikte yaşardık” diyor.
Koçer ilçenin tümünün Arap olduğunu sadece yaşadıkları sokakta tek Kürt aile olduklarını dile getiriyor: "Ama kimse kimseye düşmanlık etmezdi, sanki hepimiz akrabaydık.”
Koçer’in bir kardeşi Peşmerge olduktan sonra silahlı grupların saldırıda öldürülünce, diğer Kürt aileleri gibi Koçer’in ailesi de canlarını korumak için göç etmek zorunda kalıyorlar.
Koçer 17 yıl önce ayrıldığı arkadaşını bir daha bulmayı umuyor. Koçer ve ailesi Musul’dan Zaxo’ya daha sonra Irak’ın kuzey bölgesine göç etti.
Bir çok etnik ve dini tolulukların bir arada yaşadığı Ninowa Vilayeti’nde Kürtler, Araplardan sonra en kalabalık nüfusa sahip toplumdu. 2003’deki verilere göre Kürtler vilayettin nüfusunun yüzde 33’ünü oluşturuyordu.
2003’deki olaylar ardından Kürtlere yönelik saldırılar, güvenlik tehditi, ekonomik sıkıntılar, Kürdistan bölgesi hükümetinin saldırıları önleyememesi gibi nedenlerden ötürü Kürtlerin nüfusu her geçen gün azaldı.
Kirkuk Now’un ulaştığı Ninowa İstatistik Kurumu yetkilileri, Musul kentindeki farklı etnik topluluklar ve bileşenlerin nüfusun oranına ilişkin bilgi vermekten kaçınıyor.
Bağımsız siyasetçi Omer Herbawi, 2003 öncesi Musul merkezde 900 bin Kürt nüfusunun kayıtlı olduğunu "Resmi verilerin gerçeklerin yarısını " yansıttığına dikkat çekiyor, Musul’da o tarihten 2014’de Musul’un işgal edilmesine kadarki süreçte Kürt nüfusununn 200 bine indiğini belirtiyor.
Herbawi,"Kürtlerin çekilmesi ile Ninowa Vilayeti’nde Musul kentinde bir boşluk yarattı ve iş gücünü olumsuz yönde etkiledi" tespitinde bulunuyor.
Kirkuk Now’a konuşan Nebi Yunis Pazarı’nda giyim mağazası bulunan Ebu Yunis (40), Musul’da Pazar ekonomisinin Kürtlerin sayesinde ayakta kaldığını, çünkü pazarda en çok iş yerinin Kürtlere ait olduğunu söylüyor.
Ancak Pazar eski günlerdeki görkemli piyasasını kaybetti, özellikle Musul’un işgali ardından.
Ebu Yunis "Musul’ın IŞİD tarafından işgali sonrası çok sayıda Kürt arkadaşım, dükkanlarını geride bırakarak göç ettiler. Şimdiye kadar da dönmüş değiller" yorumunda bulunuyor.
Musul’da Kürt nüfusu Cezayr, Erbeciye, Nebi Yunis Pazarı gibi mahallelerde yoğunlaşıyordu. Ancak günümüzde bu mahallelerin gerçek sakinleri yerlerinde yaşamıyor. Musul kent merkezinin dışında Ninowa Ovası ve kenti güneyindeki bir çok bölge de hâlâ Kürtler yaşıyor.
İnsan Hakları aktivisti Ehmed Meazidi, “Gönüllü timler ve yardım kuruluşlarının Kürt kardeşlerine kayda değer bir yardım”da bulunmadığını belirtiyor.
İnsani yardım kampanyaları, Hristiyan, Ezdi ve diğer etnik-dini gruplara yardım yaparken, Kürtlerin yeniden evlerine dönmesi için herhangi bir girişim söz konusu olmadı.
İnsan Hakları aktivisti Ahmed Meazidi’ye göre sivil toplum örgütlerinde çalışan bir çok gönüllünün “Kardeşleri ve aynı kaderi paylaştıkları insanlara karşı” çok da duyarlı olmadığını dile getiriyor.
Bu dönemde birlikte barış ve hoşgörünün sadece bir slogandan ibaret olmaması gerektiğini dile getiren Meazidi şu ifadeleri kullanıyor: "Kürt kardeşlerimizin dönmeleri yaşamın normalleşmesi ve toplumsal barış ile mümkün olabilir. Bu ancak hükümet kurumları ve sivil toplum örgütlerinin inisiyatifi ile gerçekleşebilir.”
Sivil aktivist Fatin El Ali, Musul’a dönüşleri destekliyor. Ali, "Toplumsal farklılık ve çok renkliliğimizi kaybettik" diyor ve Kürtlerin IŞİD Musul saldırıları sürecinde Kürtlerin başına gelenlerden ve evlerini terk etmek zorunda kalmalarından endişe duyduğunu belirtiyor.
Geçen dönemde kenttin sakinleri arasında çatışmaların derinleşmesinde medyanın olumsuz bir rol oynadığını dile getiren Fatin El Ali "Musul kenti kurtarıldıktan sonra kurulan medya kuruluşlarının dili toplumu birleştirici, ayrımcılık ve kinden uzak bir şekilde olmalıydı, tıpkı sivil toplum örgütlerinin yaptığı" yorumunda bulunuyor..
Musul’un IŞİD’den kurtarılışının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen, kentte asayiş ve istikrar sağlanamadığı sürece Goran ve ailesi için evine dönmek “zor bir hayal” olmaktan öteye geçemiyor.
Abdullah Goran, bugün bir restorantta çalışırken bir gün tıp kolejinde okuma hayalini kuruyor, ancak ekonomik kriz ve geçim sıkıntısı okuma hayallerini bir kez daha ertelemeye zorluyor.
Abdullah Goran özlem ve hayallerini şu sözlerle dile getiriyor: "Annem her seferinde ‘keşke birkaç dakika da olsa Musul’a dönsek, kentimin havasını içime çeksem’ diyor. Keşke yeteri düzeyde paramız olsa da yine mahallemize dönebilsek”