Kerkük’teki gazeteciler, görevleri sırasında güvenlik güçlerinin saldırısına maruz kalırken, mesleki ekipmanlarına el konuluyor. Siyasetçiler ve yetkililer ise belirttikleri saatte basın toplantısını gerçekleştirmeyerek, gazetecileri saatlerce bekletiyor.
23 Ağustos'ta Kerkük'ün Kadisiye semtinde Aşure etkinliklerine hazırlık sırasında, yere döşenen bomba patladı. Olay yerinde çekim yapan 4 gazeteci, güvenlik güçleri tarafından görevini yapması engellendi.
İki silahlı adam yanıma gelerek, hangi ajansa çalıştığımı sormadan tekme tokatla üstüme geldiler
Güvenlik güçleri tarafından saldırıya uğrayan 4 muhabirden biri olan Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Ojin Jola, “Olay yerinden 50 metre uzaklıkta çekim yapıyordum. İki silahlı adam yanıma geldi ve hangi kuruma çalıştığımı sormadan bana tekme, tokatlarla saldırarak, ‘Patlamaların olmasından memnunsunuz’ dediler. Sonra bir kişi daha yanlarına gelerek birlikte beni dövmeye başladılar”dedi.
Ojin Jola, “Bana saldırmakla kalmadılar kameramı, ses kayıt cihazımı ve cep telefonumu da kırdılar” diye konuştu.
Aynı olayda görevleri sırada Kerkük TV muhabiri Yusuf Murad, Kürdistan 24 muhabiri Hemin Dillo ve kameraman Nevzad Heriş de güvenlik güçlerinin saldırısına uğradı.
Olaydan sonra gazetecilerin hiçbiri şikâyette bulunmadı.
Şikayette bulunmamasının nedenini ise Jola, şöyle dile getirdi.
“Kerkük'te görüştüğüm güvenlik birimleri bana, saldıranların birimlerinde çalışmadığını iddia ediyor. Bu nedenle kimi şikayet edebilirim.”
İşkence, cezalandırma, hakaret ve mesleki ekipmanların el konulduğu 50 vaka
Kürdistan Gazeteciler Sendikası Kerkük Şubesi verilerine göre, bu yılın başından beri basın mensuplarına yönelik 50 hak ihlali yaşandı.
KirkukNow'a konuşan sendikanın Kerkük Şube Başkanı Mehdi Ziryan, “İstatistikler, koşulların gazeteciler için kötü olduğunu gösteriyor. Bu yılın başından beri işkence, cezalandırma, hakaret ve meslek ekipmanlara el koymanın aralarında bulunduğu 50 vaka görüldü” ifadelerini kullandı.
Ziryan, “Önceden, iç güvenlik güçlerinden muzdariptik; şu anda askerler var, kent militar olmuş durumda” dedi.
Mevcut durumda, Kerkük’te Irak ordusu, Federal Polis ve Özel Kuvvetler’den 61 Tugay ve Haşdi Şabi olmak üzere birkaç farklı güç var.
Mehdi Ziryan, asıl sorunun ise bu denli fazla güçle, gazeteciler nasıl baş edeceğini bilmediğini vurgulayarak, “Gazetecileri, kendileri haber olmaları yerine, haberleri kitlelere ulaştırmaları için bu güçlerle sert bir şekilde karşı karşıya kalmamalarına dair çağrıda bulunuyorum” diyerek, gazetecilere seslendi.
Basın toplantıları belirtilen saatte yapılmıyor, gazeteciler bazen 2 saat bekletiliyor
Gazetecilerin Kerkük’te karşılaştığı bir diğer sorun da, siyasetçi ve yetkililerin basın toplantılarına belirttikleri saatte başlamayarak, basın mensuplarını bazen 2 saate kadar da bekletmeleridir.
Bu durum basın mansupları tarafından “Kerkük’te gazeteciliği küçümseme ve hakaret”olarak nitelendirildi.
23 Ağustos’ta 4 gazetecinin güvenlik güçlerinin saldırısına uğradığı gün, Irak Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve zamanda Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşad Salihi ve milletvekili Xalid Meflaci, düzenleyecekleri basın toplantısına 2 saat geç gelerek, gazetecileri beklettiler.
2 yetkili de gazetecilere basın toplantısının saat 12: 00'de başlayacağını iletmişti, ancak toplantı 14:15’te başladı. Bu konuyla ilgili söz konusu kişiler basın mensuplarına ne bir bilgilendirme ne de gecikmeye dair özür diledi.
Kerkük’teki gazeteciler için bu durum sıradan bir hal almaya başladı.
Kerkük'te gazeteci olan Qays Zubaidi, “Birçok yetkili belirttikleri saatte basın toplantısına başlamıyor. Bu da bizim ile merkezdeki arkadaşlar arasında sorun yaratıyor. Çünkü planlamada toplantının TV’de canlı verilmesi gerektiğine dair karar alınıyor. Bu bizim için genel bir sorundur” dedi.
Zubaidi, “Yetkililerden birçok kez basın toplantılarını belirttikleri saatte yapmalarını rica ettik, ancak hiçbir şekilde bize cevap verdiler” diyerek sitemde bulundu.
Kentteki bir diğer gazeteci Rodi Enwer de, güvenlik güçleri yetkililerin, personellerine gazetecilere nasıl davranması gerektiği konusunda talimat vermesini isteyerek, “Güvenlik personellerine gazetecilikle ilgili kanun ve talimatlar hakkında bilgilendirilmesi ve gazetecilik mesleğine saygı gösterilmesi gerektiği öğretilmeli” ifadelerini kullandı.
Rodi Enver son olarak, “Kürdistan Gazeteciler Sendikası ve Irak Gazeteciler Sendikası’nın basın mensuplarının görevini engelleme ve haklarını ihlale yönelik yapılan kaba davranışlara karşı ciddi tepki vermesi gerekiyor” diyerek, bu sendikaları da sorumluluklarını yerine getirmesi çağrısında bulundu.