Nisan Miriza (20) adlı genç kadın Duhok’un Kebertu Kampına ilk geldiğinde hayatı cehennem gibiydi. Hiç arkadaşı olmadığı gibi "küçük insan" diye dalga da geçiyorlardı. Eğitimi yarıda bırakmak zorunda kalan Nisan, maddi ve psikolojik olarak zor durumda olduğu bir dönemde, fotoğrafçılığa merak salarak, hayalini gerçekleştirdi.
Kebertu Kampında yaşamını sürdüren Ezidi göçmen engelli Nisan Miriza, içinde bulunduğu şartların değişmeyeceğine dair umutsuzluğa düşüyor.
Kendine söz vererek, eğitimini tamamlayacağını, kendine güveni kazandığında ise Nisan, kampta sevilmesinin yanı sıra ailesinin geçimine de destek oluyor.
Nisan’ın hikayesi
Nisan Miriza Derviş, 2014 yılında IŞİD’in Şengal’e saldırmasıyla 6 yıl önce, doğduğu ilçeyi bırakarak ailesiyle Duhok’taki Keburta Kampına yerleşti.
Göçmen hayatı kampta yaşayanlar için zor ancak Nisan için bu zorluk katlanarak, zorlaştı. Nitekim, çevresindekilerin hayatına ve hayallerini yerine getirmekte müdahil olması Nisan’ın hayatını daha çok zorlaştırdı.
KirkukNow’a konuşan Nisan Miriza, “Kampa ilk geldiğimde eğitimimde bir yıl kayıp yaşadım. Okul yoktu. Sonra hiçbir şekilde okuldan uzaklaşmayacağıma söz verdim. Kısa boylu olduğum için birçok hakarete de maruz kaldım ve okulu bırakmak zorunda kaldım” dedi.
Bu durum Nisan’ın önündeki ilk engellerden biri oldu.
Kampta tüm öğrenciler tanıdıktı
Göçmen olduğunda henüz 14 yaşında ve yedinci sınıf öğrencisiydi ve kampta arkadaşlık kuramadığını belirten Nisan, “Farklı bir gözle bana bakıyorlardı. Bu yüzden babam bir daha okula gitmememi söyledi” diyerek, sözlerine şunları ekledi:
“Şengal’de tüm öğrenciler akraba ve komşumuzdu, bu yüzden sorun yaşamadım. Kimse beni eleştirmiyordu ama kampta onlar için yabancıydım. Nisan, hayatımı değiştirmeye karar verdim. Kampta geçen iki yılın ardından hayallerimi gerçekleştirmeye yemin ettim. Okula tekrar başladım. Şimdi 9. Sınıftayım. İnsanların küçük insan hakkındaki fikrini değiştiren iyi notlar aldım."
Fotoğrafçılığa ayrı merakı olan Nisan’ın, kamplardaki yaşamı belgelemek ve kamp dışındaki insanlara göstermek içinde iyi bir yoldu.
Babasına fotoğraf çekmeyi çok sevdiğini söyleyen Nisan,"Paramız yoktu ama o bir miktar ödünç aldı ve bana 250 dolar bir tane fotoğraf makinası aldı. Özellikle kadın ve çocukların yerinden edilmiş yüzlerinin zorluklarının fotoğraflarını çekiyordum. İlginç bulduğum anların fotoğraflarını çekiyorum.
Kısa sürede yaklaşık 15 bin fotoğraf çekti
"Bu hayalimin gerçekleşmesine çok sevindim"diyen Nisan, her gün çektiği fotoğrafların bir kısmını kamptaki insanlar ve çocuklarla birlikte bakıyor ve değerlendiriyor.
Herhangi bir gelir kaynağı olmadığı için babasına ayrıca fotoğrafçılıktan kazandığı cüzi parayla da destek oluyor.
Bu hayalimin gerçekleşmesine çok sevindim
Babasının yardımıyla açtığı kırtasiye dükkanına ilişkin, "Babamdan para almamak için bu kırtasiyeyi açmanın iyi olacağını düşündüm. Şimdi biraz kazanıyorum. Bir yazıcı satın aldım. Her etkinlik veya düğünde çektiğim fotoğraflar içinde 30 ila 100 dolar alıyorum” ifadelerini kullandı.
Şimdi kampta sağlam bir temeli var ve herkes onu seviyor. Ona kameraman diye hitap ediyorlar.
Nisan,"Her zaman onlar için elimden gelenin en iyisini yapmayı düşünüyorum. Aileme yardım edebildiği için mutluyum. Ailem, hayallerimi gerçekleştirmem için bana para harcadı ve şimdi onlara yardım ediyorum ve bu benim başka bir hayalimdi” diyor.
Tüm kampın hayranlığını ve sevgisini kazanan Nisan, ayrıca tüm kamp için bir başarı hikayesidir. Büyümek ve ailesini desteklemek için çok çalıştı.
Nisan son olarak, “İnsanların dikkatini çekebilmek için becerilerimizin farkına varmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.